Kabarık telefon faturalarımın sinirlerime yapacağı tahribatı
en aza indirgemek adına her ay tarifeden tarifeye zıplıyorum.
Arife tarife mi yok piyasada.
Tebdil-i hatta ferahlık vardır deyip en son geçtiğim
serviste, ayda 3 liraya bilmem kaç bin tane mesaj hakkım var artık. Oldum olası
haklarımı, sorumluluklarımdan çok sevmişimdir.
Artık sevdiklerimi aramıyorum. Akşama kadar elim işte, gözüm mesajda.
Yani ne bileyim. “Kaç kilo toz şeker lazımdı?” mesajını alırken duyduğum
heyecanı tahmin edemezsiniz. Aynı soruyu bana telefonla doğrudan sorsalar ne
gibi bir etkisi olabilir ki? Hiç.
Mevzuu; adrenalin.
Stephen R. Covey’ in “8. Alışkanlık” adlı kitabında
geçen bir bilgiye göre yazmak; hayal etmek ve konuşmaktan çok daha iyi
geliyormuş sinirlere.
Sebebi ise parmak uçlarındaki mevcut sinirlerin, bu
aktivite ile hareketlenip beynimize gönderdiği olumlu
sinyaller..miş.
Beyn-el antidepresan yani.
Son günlerdeki uysallığım bundan olsa gerek.
Gün içinde ustamla
aramızda vuku bulan onlarca mesajlaşmanın akabinde, üç vakte kadar Türkçe’min
ciddi manada darbe alacağını sezinleyebiliyorum.
Çünkü sırf zaman ve
enerjiden tasarruf olsun diye (asla tembellik değil), malzemeden çalıp,
ifadelerimde harfleri eksik kullanmaktan kaçınmıyorum.
Pek yakında
genetiğiyle oynanmış kelimelerden çatma yazılarımla tanışırsanız şaşırmayın.
(ama ne hikmetse, bağlaç olan “de” “da” ları ısrarla ayrı yazıyorum)
Leb
demeden Çorum’ u anlamak da sizin becerinize kalmış artık.
Hpnzi çk sevyrm svgli okyculrm..Bni okmya dvm edn..
Hrkse de
slmlar ayrc.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder