29 Şubat 2012 Çarşamba

TuluHat

Kabarık telefon faturalarımın sinirlerime yapacağı      tahribatı    en aza indirgemek adına her ay tarifeden tarifeye zıplıyorum. 

Arife tarife mi yok piyasada.

Tebdil-i hatta ferahlık vardır deyip en son geçtiğim serviste, ayda 3 liraya bilmem kaç bin tane mesaj hakkım var artık. Oldum olası haklarımı, sorumluluklarımdan çok sevmişimdir.

Artık sevdiklerimi aramıyorum. Akşama kadar elim işte, gözüm mesajda.

Yani ne bileyim. “Kaç kilo toz şeker lazımdı?” mesajını alırken duyduğum heyecanı tahmin edemezsiniz. Aynı soruyu bana telefonla doğrudan sorsalar ne gibi bir etkisi olabilir ki? Hiç.

Mevzuu; adrenalin.
Stephen R. Covey’ in “8. Alışkanlık” adlı kitabında geçen bir bilgiye göre yazmak; hayal etmek ve konuşmaktan çok daha iyi geliyormuş sinirlere.
Sebebi ise parmak uçlarındaki mevcut sinirlerin, bu aktivite ile hareketlenip beynimize gönderdiği olumlu sinyaller..miş.
Beyn-el antidepresan yani.

Son günlerdeki uysallığım bundan olsa gerek.

Gün içinde ustamla aramızda vuku bulan onlarca mesajlaşmanın akabinde, üç vakte kadar Türkçe’min ciddi manada darbe alacağını sezinleyebiliyorum.
Çünkü sırf zaman ve enerjiden tasarruf olsun diye (asla tembellik değil), malzemeden çalıp, ifadelerimde harfleri eksik kullanmaktan kaçınmıyorum.
Pek yakında genetiğiyle oynanmış kelimelerden çatma yazılarımla tanışırsanız şaşırmayın. (ama ne hikmetse, bağlaç olan “de” “da” ları ısrarla ayrı yazıyorum)

Leb demeden Çorum’ u anlamak da sizin becerinize kalmış artık.

Hpnzi çk sevyrm svgli okyculrm..Bni okmya dvm edn..
Hrkse de slmlar ayrc.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder