29 Şubat 2012 Çarşamba

Garda

Daha önce hiç bu kadar güzelini görmemiş gibi bakışlarımı dikmiştim. Bir çift kara zeytini alıp kaşlarının altına sanatsal bir incelikle yerleştirmiş olmalıydılar. 


Bir an için olsun göz göze gelebilmek için sohbetimiz boyunca gözlerimi ayırmadım ondan. Israrla bakmadı. Tanımıyor olsam kasten yapıyor sanacaktım.
 Aslında kırk beşini çoktan aşmıştı. Bu benim hesabım tabi. Ancak otuz beşinde var yok gibiydi. Kömür karası saçları koyu esmer teni, uzun boyu, etine dolgun vücudu ile her kadını kıskandıracak kadar güzeldi. Anlattıklarını yarım yamalak dinlerken onu seyretmenin hazzından kendimi alamıyordum.
 Altı yedi sene olmuştu kocasını kaybedeli. Eş dosttan duyduğum kadarıyla adam, torununun velayeti ile alâkalı çıkan bir tatsızlıkta kör bir kurşuna hedef olmuştu. Hiç bahsetmedi ondan. Ben de sormadım. Onu üzeceğini bildiğimden aramızdaki hısımlığın tek ortak paydası olan kişiden hiç konuşmadık.
 Gözlerime bakmadan benimle konuşan insanlardan oldum olası tırsmışımdır. Ama o gün kendimle çelişiyordum. Bakışlarını benden çok uzaklara dikmesinden hiç rahatsız olmadım niyeyse. Gözlerime bakmıyor olması beni değil, geçmişi yok saymak istemesindendi.
Vızır vızır işleyen bir dönerci dükkânında müşterilere servis yaparak geçimini sağlıyordu. Yaklaşık altı aydır burada çalışıyormuş. Oturuşundaki rahatlığı gören onu oranın patronu sanırdı. Özgüven ne alınır, ne satılır bir şeydi.
 Devlerin aşkıydı onların yaşadığı. Hayvan gibi bir motorsikletleri vardı o zamanlar. Atladıkları gibi Torosların en yüksek yaylasına gelirlerdi onunla. Motor sesini duyan mahalleli kapıya pencereye sinek gibi yapışırdı. Belki de diyorum onları da yerle yeksan eden; deveyi kazana insanı mezara sokan nazar denen illetti.
Tabakasından sigarasını çıkardı. Ateş bulabilmek için ceplerini karıştırdı. Çantamdan yıllardır gözüm gibi sakındığım çakmağını çıkarıp ona uzattım. Sigarasını yakınca bana geri uzattı. \"Sende kalsın\" dedim. Almak istemedi önce. \"Sana lâzım olur\" deyince \"sigarayı bıraktım ben, ne lâzım olacak\" dedim. Düpedüz yalan söyledim. Yalan söylerken mutlanmak bir maraz mıdır ki?
 Gülümseyerek teşekkür etti. Bu defa kesin bana bakar sanmıştım. Yanılmıştım. Pisi pisine gitmişti işte caanım çakmak. Sigarasından derin bir nefes çekerken uzun bacaklarını üst üste attı. Bir ara ona \"İnsan neler görüyor bu hayatta\" dediğimi hatırlıyorum. Bunu neden söylediğimi ikimiz de biliyorduk. Daha da neler göreceğiz kim bilir diye cevap verdi.
Onun ilkokuldan sonra hiç okul görmediğini düşününce okulsuz bir toplumun çok da kötü bir şey olmayacağına inanmıştım. Hatta üniversite okumuş tanıdığım yüzlerce kadının onu tanısalar kendilerinden utanacaklarını da biliyordum.
 Sigarasını bitirmesini bekleyip müsaade istedim. Sonra sarılıp vedalaştık. \"yine uğra\" diyerek yolcu etti beni. Belki çok içten değildi ama ben ciddiye aldım. Belki de öyle olmasını diledim. Çalıştığı dükkâna bir daha uğrayamadım.
 Ertesi gün planlı bir gezi için tren garına gittim. Upuzun boyuyla o kalabalıkta onu fark etmemek mümkün değildi. Kot pantolon ve uzun kollu bir tişört vardı üzerinde. Saçları kısa fakat iddialıydı. Yüzünde zerre makyaj yoktu. Halen çok güzeldi. Ruhundaki özgüven, duruşuna ilham vermiş olmalıydı. Dimdik durmuş gözlerini trenin geleceği yöne dikilmişti. Bir süre daha uzaktan hayranlıkla onu seyrettim. Sonra yanına gittim. Yanında kızları vardı. Aynı trene binecektik. Ayak üstü on dakika hava su toprak muhabbeti ettik. Güneş gözlüklerini takarak güzel gözlerini saklamak istemiş olmalıydı.
 Tren geldi. Bütün insanlar trenin kapısına doğru hücum etmeye başladı. İtişmeseler trene binemeyeceklermiş gibi bir halleri vardı. O ise herkesin trene binmesini sakince bekledi. Ben de onun arkasında. Tam trene binecekken ayak uçlarıma basarak yükseldim, kulağına doğru yetişmeye çalışarak, \"kızlarının senin kadar uzun olamaması ne büyük talihsizlik\" dedim.
 Bunun hoşuna gideceğini düşünmekle yanılmamıştım. Bana dönerek gülümsedi. Haklısın geçemediler beni dedi. Onu gülümserken görmek ne güzeldi. Hayranlık ve merhamet birbirine karışmıştı belki de anlayamadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder