13 Ekim 2012 Cumartesi

Ünlü bir yazarım ben lağnn!

Sevgili küllük,
Geçen ders okuldaki ergenismuslara ödev vermiştim. "Yalnız kalmak" metnini okuduktan sonra onlardan "İnsan insanın zehrini alır" sözünü araştırmalarını istedim. Bir tanesi çıktı ve elindeki yazıyı okumaya başladı. İnternetten acemilik yıllarımda yazdığım "İnsan insanın zehrini alır" başlıklı yazımı indiregandi yapmış. Bu yazı benim lağğnn dedim. İyi dedim. E şaşırdım tabi, şaşırmakla kalmayıp bir parça da heyecanlandım. Kendimi ünlü bir yazarmışım gibi filan hissettim. İyiydi yani, iyi.

5 Ekim 2012 Cuma

Hayat hiç adil değil

Öznur'la tanıştım bugün. Dokuz yaşında.. Zeytin gibi kapkara, üzüm gibi ipiri gözleri vardı. Babası, adamın tekini vurmuş, içeri atmışlar. Annesi ise çocukları ortada bırakıp köyüne, annesinin yanına dönmüş. Öznur'a ve iki kardeşine amcasıyla yengesi bakıyormuş. Sınıftaki öteki çocuklar anlattı hikayesini.
Çocuklar bazen sandığınızdan çok daha acımasız olabiliyorlar. Soğukkanlı bir katilin seriliğinde anlatıveriyorlar olan biteni.

 Öznur diyorum. Halen öğrenememiş okuma yazmayı. Hadi şunu yapalım diyorsun, canım istemiyor deyip meydan okuyabiliyor. Herşeye rağmen öyle hayat dolu ki! Şarkı söylüyor neşeyle, heyecanla kafasına eseni gelip anlatıyor filan. Ama sen yönlendirdin mi eşşek gibi inatlaşıveriyor.


 Nasıl dolacak kimbilir hayatında açılan o koca oyuklar. Kimler nasıl dolduracak. Çünkü boşlukları sadece güzellikler doldurmaz. Bütün gün aklıma mıh gibi çakılıp kaldı. Öznur...Bahtı ak olur mu ki dilesem? Yaralarını saracak biri çıkar mı acep birgün karşısına? Yoksa kader bir kere gülmedi mi ömrü billah gülmez mi bir daha?

 Camdan dışarı bakıyorum. Tam karşıda şahane bir özel okul var. Son model arabalarıyla markalı ve şık gömlekli babalar kızlarını ve oğullarını öperek okulun kapısında karşılıyorlar.
Hayat hiç adil değil.