22 Aralık 2012 Cumartesi

Beni hatırla

Sık sık girdiğim, üyelik isteyen bazı sitelerde şifrenin hemen altındaki "beni hatırla" ibaresi çok acıklı geliyor bana.
Böyle nasıl desem, gözlerim doluyor filan.

20 Aralık 2012 Perşembe

Hoşştt!

Tam makinaya çamaşır atacakken elime aldığım jel deterjan kapsülünün üzerinde "ısırmayın" yazdığını gördüm. Ağır tahrik var abi.

18 Aralık 2012 Salı

Zippo

Bir tiryakiysen ve hiç Zippo'n olmamışsa, mutsuzsundur.

Iğğyykk!

Geçen gün bi yerde, ocağa koyduğu çorbanın ısınıp ısınmadığını anlamak için tencereye serçe parmağını sokan bir kadın gördüm.
Yalanım varsa ekmek mushaf çarpsın.
Her ne kadar o an ben ne diyeceğimi bilemedimse de, rahmetli annem böyleleri için "elinden kabuklu ceviz yenmez" derdi.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Vurun Kahpeye!

Evlendiği günden itibaren ve sonrasındaki otuz yıl kocasından şiddetli şiddet gören kadının, katıldığı bir cemiyette etrafındakilere dönüp "Allah, alacaksa benim canımı onunkinden evvel alsın, onsuz bir hayat düşünemiyorum" demesi, hiyerarşik bir yalakalık mıdır yoksa bildiğimiz Stockholm sendromu mudur bilemedim.
Hayat bazen çok Serdar Ortaç cidden.

16 Aralık 2012 Pazar

N'oluyo lağğğnnnn!

İçimdeki varoş iyice hortladı bu ara: Arabesk dinlemeler, Esro Erol'un izdivaç prog. izlemeceler, altın günlerine katılmacalar, kitap okumama, yazı yazmamacalar, internetten pasta börek tarifi almacalar ve bu durum Ankaralı Coşkun dinlemece ile zirveye ulaşmış durumda. Mayalar haklı beyler!
Şimdi dağılabilirsiniz.
 

15 Aralık 2012 Cumartesi

Annelik zor zanaat

-Anne!
- Efendim çocuum?
-Güneşli bir havada yürürken, gölgemde kulaklarımın çanak anteni andırmasından nefret ediyorum!
-Ama evladım zeki insanların kulaklarına bi dikkat et, hep kepçedir.
-Sahi mi?
-Sahi ya!
-Hımmm...

12 Aralık 2012 Çarşamba

Mutluluk

Mutluluk; okula gidip "hastayım bugün, yormayın beni çocuklar" dediğinde, sınıfın en haşarı öğrencisinin kantinden senin için aldığı ayranı ikinci dersin başında öğretmen masasının üzerinde bulmaktır.

8 Aralık 2012 Cumartesi

Ve melankoli


Şöyle Türkan Şoraylı bir Türk filmi başlasa tv'de, sonra yağmur yağsa dışarıda, tık tık cama vursa, sıcak bir çay olsa yanımda, hiç kimse olmasa odada, tek başıma acıklı bir filme ağlasam zırıl zırıl. Hüznün mutluluğunu yaşasam bir başıma. Kim küser sanki...

7 Aralık 2012 Cuma

Beni al, onu alma!

Bugün tv'deki evlendirme programına çıkan hatun kişi "evlat seldir, koca kumdur. Sel gider, kum kalır" diyerek nokta atışı yaptı. Bu kadınların kafası zehir gibi çalışıyor vallahi de billahi de.

6 Aralık 2012 Perşembe

Kalemimi kırıyorum.

An itibarı ile kalemimi kırıyorum ve portakallı Pekin ördeği pişirmek üzere kendimi mutfağa kilitliyorum.
Stop!

Ayyyyfon!

Bugün Türkçe dersinde, Türk ordusunun kurtuluş savaşında Afyon'da verdiği mücadeleyi anlatan metinde kız öğrencinin Afyon kelimesini ısrarla 3 kez ayfon diye okuması bana kaderimin bir oyunu mudur?

Hey özgürlük!

Erkek doğmuş olmayı çok istediğim zamanlardan biridir yabancı bir şehrin misafiri olmak.
Şöyle elinde sigara ile hiç bilmediğin bir şehrin sokaklarında gecenin bir vakti, montunun yakasını kaldırıp, başını biraz içeri çekerek loş sokaklarda saatlerce dolaşmak.
Özgürlük diyorum; bu kadar basit aslında.

Hayattan soğumak

Dün akşam misafirlerim vardı. Yeni evli bir karı koca. Hayatlarında şeker yok, tuz yok, tütün yok, kahve yok. Spor ve diyetten ibaret bir yaşam. Hayattan soğuttular beni bir gecede.

Hayat bana güzel!

Hergün öğleyin biten derslerim bir tek salı günleri saat üçe kadar sarkıyordu. Seçmeli ders ile birleşen nöbet, salı günlerimi çekilmez hale getirmekteydi. Durdum düşündüm, bu kadan çalışıyorum, kendimi kendimden başka takdir eden yok nassolsa dedim, iyi dedim.
Doğru müdür odasına gittim. Müdür beye, öğleden sonra olan bu iki dersi istemediğimi, bunun ders ücreti ile birlikte mümkünse başka bir Türkçe öğretmenine derhal devredilmesini rica ettim. Mümkünmüş. Öğle ezanı evdeydim. Kısa bir kış günününden daha zaferle çıkmış, kendimi şımartmıştım. Aferindi bana. Artık hayat bana güzeldi lağğnn!