30 Temmuz 2012 Pazartesi

Soğuk hayatlar

Güzel dizi adı olur ama doğru mu?
Soğuk hayatlar, sezon 5
-Konumuz bu değil -

Karşı apartmanın üçüncü kat balkonunda takriben altmış beş yaşlarındaki, kısa saçlı, saçlarının yüzde seksen dokuzuna kır düşmüş, gri kapri pantolonlu, siyah beyaz çizgili tişörtlü kadın, tam beş saattir o sandalyede, sadece gözlerini uzaklara dikerek hiç kıpırdamadan öylece oturuyor.

Nihayet kıpırdadı ve en azından nabzının attığına vakıf oldum. Allah'ım sonum böyle bir son olacaksa, lütfen daha erken bir saatte buluşalım.

Sahi, saatlerce ne düşünür ki insan o yaşta. İlk kalp çarpıntısını mı? İlk vazgeçişini mi, hayırsız evlatlarını mı? İlk ihanetini mi? İlk nefretini mi? Son aşkını mı? Bir daha aşık olabilme ihtimalini mi? Kaybolan yıllarını mı? Ne?

27 Temmuz 2012 Cuma

Evdeyim evdesin evde

Bu yaz tatilinde şunu iyice idrak etmiş bulunmaktayım ki; şayet bir işim olmasaydı ve sadece bir ev hanımı olsaydım, üst kat komşum sevgili Obsesif-Kompulsif hanım teyze'den zerre farkım olmazdı. Şu bir kaç aylık boşlukta bile kendimi öylesine temizliğe verdim ki ev, eldivensiz ameliyat yapılabilecek kadar steril. Eylülden sonra özüme dönderim lakin.
Dipnot: Domestos candır.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Yazın okunmaz

Kitap okumanın kış mevsimi ile flört ettiğine inananlardanım.

En çok aranan, beğenilen, okunan kitap türevinde her ne varsa bu ara gözüme sıcak su torbası gibi görünüyor dinime kitabıma.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Kabus

Gecenin tam orta yerinde uykundan kan ter içinde uyanırsın. Üstüne karabasan çökmüş gibi yapışmışsındır yatağa. Aslında hiçbir şeyden korkmazken, o karanlıkta içeriki odalarda kalabalık bir ölü ordusunun seni beklediğine inanırsın.

Uyanmışsındır artık. Çünkü kabus rüyada bitmiş olsa da gerçekte üşenmez bir çırpıda devamını sen yazarsın. Senaryonun tam da bu kısmında gözlerini sımsıkı kapar gerçek kabustan kurtulmak için tekrar uykuya sarılırsın. O seni ittikçe sen asılırsın.

Uyuduğun odanın dışındaki o yabancılar defolsun çıksın gitsin diye amansızca dua edersin. Lanet olasıcalar kılını bile kıpırdatmazlar. İşçinin anavatanı yoksa, korkunun da mantığı yok işte.

Yok!Yok!Yok!