29 Şubat 2012 Çarşamba

Asdfgh

Anne demişken, yani bir önceki yazıda geçince bunu da eklemek istedim. Kanaatim o ki; annelik müessesesi, tamamen bünyevi bir zanaat.Kaldı ki kadınlar ikiye ayrılır: Anne olmak için yaratılanlar ve aylak aylak gezsin diye yaratılanlar. (Bu ikiye ayırma meselesini birazdan detaylandıracam kısmetse.)
Hiçbir zaman sokak lâmbası gibi her vakit ayakta dolanan bir anne olamadım. Oysa anne demek; evde herkesten önce uyanan, herkesten sonra yatan yaratık demekti. Ama ben geç yatıp, geç kalkmayı seviyordum.
Geceyle erken vedalaşmayı sevmediğimi fark edince krizi fırsata çevirmenin yollarını yıllarca aradım durdum. Ya gece bekçisi olacaktım ya da yazar. Yazarlar da kendi aralarında ikiye ayrılır bu arada; gece yazarları ve gündüz yazarları diye. Bu ikiye ayrılma konusu bana hep ortaokul yıllarımdaki fen öğretmenim Gönül Hanım'ı hatırlatır.
Havalı kadındı. Tahtaya yazı yazmak için sırtını bize her dönüşünde uzun sarı saçlarını öyle bir savururdu ki, karşımızda Yeşilçam artizi var sanırdık. Dersi dinlemeyi bırakıp onun bu hallerini makara yaptığımız günlerden biriydi. Kendimizi nasıl kaybettiysek artık, kikirdemelerimizi duyan kadın, ani bir hareketle arkasını döndüğü gibi basmıştı bizi. Kısa boylu olmanın en kötü yanı, okul sıralarında her sene en önlere oturtulup en ufak fırlamalıkta yakayı ele vermektir.
- "Siz ikiniz, neye gülüp duruyorsunuz öyle?"
Açıklamak bana düştü:
- "Şeyy hocam, rujunuzu çok beğendik ve şimdi bir mucize olsa da hoca rujunu bize verse dedik, sonra da ne kadar saçmaladığımızı fark edip aramızda gülüştük, durum budur."
İki tatlı söze kimler soyağacı dikmedi ki. Şimdi tek tek isim vermeye lüzum yok. Velhasıl, çantasını kaptığı gibi rujunu çıkarıp bana uzattı.
- "Alın ama okulda sürdüğünüzü görmeyeceğim."
Yalan söylemek günahtır. Yazıyı okuyan çoluk çocuk size söylüyorum bakın böyle şeyler denemeyin sakın. Nitekim şu yaşımda halen gurbet ellerde sürünüyorsam bu, o gün söylediğim yalanların cezasıdır.
İşte o Gönül Hanım, sürekli bir şeyleri kendi aralarında ikiye ayırıp dururdu. Neyi ayırdığını hiç öğrenemedim. Neyi ayırdığına değil, neden ayırdığına takılırdım. Hem ayrılık iyi bi şey değildi ki. Güzel olan, sevgi, kardeşlik, birlik beraberlikti. Varlığım, Türk varlığına armağan olsundu. Aslında konumuz Gönül Hanım da değildi.
Gece yazmak iyi de bazen saçmalıyor insan. Saçmalamanın o kadar kolay göründüğüne bakmayın. Hem alıcısını hem satıcısını yoran bir iştir. En anlaşılmaz sanat eserleri, alanının en iyisi seçilir bu yüzden.
(Bknz: Bal, Süt, Yumurta. Her birini ikişer kez izleyip, hiç bir şey anlamamış benden başka geri zekâlı var mıdır bilemem. Her üçünde de konuya ha girdiler, ha girecekler diye peygamber sabrıyla beklerken, sinema salonunun ışıkları yanıvermişti. Çok bozulmuştum. Şimdi ne zaman biri "iyi filmdi, şahaneydi" dese hafiften bir tırsma oluyor bende.)
Saat gece yarısı iki buçuk olmuş bu arada. Daha anlatacak çok şey var ama pek halim kalmadı sanki. Yeri gelmişken; geçen gün benim küçük kızın günlüğüne şöyle bir bakayım dedim. Hani imlâsı nasıl, anlatım bozukluğu var mı, bütün ünlüler düşüyor, sert sessizler yumuşuyor mu, icabında Türkçemizin kafasını gözünü yarmadan bu işi becerebiliyor mu niyetiyle, durumu nedir ne değildir, o açıdan yani. Aklına başka bi şey getiren okur bizden değildir, ona göre.
Neyse, bir günü şöyle özetlemiş benim küçük ergenim:
- "Sevgili günlük, bugün neler oldu bi bilsen var ya, aklın durur. Sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki. Ama çok uykum var, belki başka zaman. Şimdi uyumaya gidiyorum. İyi geceler."
Asdfgh
Bu asdfgh durumuna fena işkillendim tabi. Yatıyorum kalkıyorum "asdfgh"yi düşünüyorum. Acaba neyin şifresiydi, sakın gizli bir örgütün, tarikatın giriş kodu neyim olmayaydı hafazanallah! Benim küçük Ninja tırtılım ne ara büyümüştü de böyle muğlâk işlere bulaşmıştı yâ rab! Bana kaderimin bir oyunu muydu yoksa bu!
Zaman kötü, içim daha da kötüydü. Her geçen gün beynimi elma kurdu gibi yiyip bitiren Allah'ın belâsı asdfgh'yi, günler sonra benim büyük kıza sorunca yüreğime soğuk sular serpildi şükür. Bir ergen gülücüğüymüş meğersem.
Tanrı tüm ergenleri korusun.
Yazı bitti.
Asdfgh.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder