14 Mart 2012 Çarşamba

Nasıl yazar oldum


Her şey lise öğrencisi yeğenimin kompozisyon ödevlerini yapmamla başladı aslında. Yazdığım yazıları her seferinde beğeniyle dinledikten sonra “sende müthiş bir yetenek var, sakın ha yazmayı bırakma!” diyen bizim kızın edebiyat öğretmenine çok şey borçluyum sanırım.  Demek ki neymiş; merhametten her daim maraz değil, bazen de rahmet doğarmış.


Yaklaşık üç yıldır bir şeyler karalıyorum. Yazmakla, yaşama tutunmak arasındaki o ince çizgide gidip geliyorum. Kalemimi  milyon kez elimden almak isteyenlere inat, bırakmaya da niyetim yok. Kalem benim oksijen tüpüm, beşiğim, ninnim, antidepresanım hatta abartmak istiyorum; çoğu zaman herşeyim.
Dönem dönem şevkim kırılsa da kelimelerin ruhumda  çağlayan hızıyla aktığı zamanlara gözü kapalı teslim oluyorum. Bu tutkuyla nereye, daha ne kadar giderim bilemiyorum lakin tek bildiğim; umutsuz bir aşk için “sonu ne olacak” diye sorduklarında ve âşık kişinin “varsın sonsuz olsun bu aşk!” demesi kadar gözümü karartmış olmam.

4 yorum:

  1. kompozisyonda 45'i geçtiğimi bilmem keşke sana yazdırsaydım...harika.

    YanıtlaSil
  2. bazen birşey olur; içinde sesler yankılanır. bütün organlarının duvarlarına çarpa çarpa dolaşır vücudunda. milim milim hissedersin. ağzına çarpıp çıkmayana kadar rahat bırakmaz seni. ister dudaklarını kapat, ister uyut bedenini, ruhunu da... fayda etmez.

    seni de rahat bırakmasın inşallah.

    şilan

    YanıtlaSil
  3. Sen hep yaz olmaz mı

    YanıtlaSil
  4. Dehanın yüzde doksan dokuzu ter, yüzde biri ilhamdır derler...
    O çoşkun nehrin sana verilen ilham olduğunu bilip onun doksan dokuz katı kadar çalışman dileğiyle....

    Şu internet filan olmasaydı bu uslupla rahat bir gazete köşesi kapardın. Ama devir malesef ki değişti, ve o ilham perisinin kuşlarından çok fazla türedi. Sıyrılanlar terin hakkını verenlerdir...

    Bence en çok sen hakediyorsun. Tabi benceden çok sen karar vermelisin... Yoksa gerçekten bu kaleme yazık olacak!

    Sevgi-Saygı ve Muhabbetlerimle ...

    YanıtlaSil