24 Mayıs 2012 Perşembe

Yazık oldu Mithat'a


Ayda bir uğrar bana. Şehrin arka mahallelerinden birinde oturur. Son gördüğümden beri biraz zayıflamış gördüm onu. Sordum haliyle. Hayrola dedim. Pek hayır sayılmaz dedi.
Normalde şen şakrak, takır takır kahkalar savuran bir insandı. Bir tuhaftı o gün.
Meğer iki yıldır bahçesinde baktığı horozunu komşuları şikayet etmiş, o da başka birine satmak zorunda kalmış Mithat’ı. Mithat'mış adı. Tam iki saat Mithat’ı dinledim. Mithat aşağı, Mithat yukarı.

- Komşuların şikayeti hasıl olunca yapacak başka çarem kalmadı. Aldım Mithat’ı karşıma açık açık konuştum. Gördün mü şu insanları Mithat! Ne adiler bunlar. Kime, ne zararın vardı senin halbuusi? Aşını ekmeğini mi veriyorlardı sanki! Belediyeye kadar üşenmemiş gitmiş haspalar!

Şimdi seni kesmeye götürecekler biliyor musun?
Son cümlem bu oldu. Gözlerimin içine baktı baktı baktı  Mithat...Gözünden bir damla yaş geldi. Allah belamı versin ki gözünden bir damla yaş geldi!
- Ne diyeyim Allah başka keder vermesin şekerim, dedim.
 Yemin ederim ben insan değilim.                                             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder