6 Mayıs 2012 Pazar

Karıncalar



Biz zamanlar yani tek kanallı yıllarda gece 24’ten sonra TRT’nin İstiklal Marşı ile kapanışını takip eden saatlerde ekranı karıncalar istila ederdi. Herkes uyuduktan sonra oturur saatlerce o karıncalanmayı izlediğimi bilirim.

Televizyon bana bu mesajı ile günün artık sona erdiğini anlatmaya çalışırdı. Ama ben bunu bir türlü anlamak istemezdim. O karıncalarla aramda duygusal bir bağ oluşurdu.

Üçüncü boyuta geçer, aklımdan sonunu benim bile bilmediğim bir takım hikâyeler uydurur, onları izliyormuş gibi yapardım. Bu hikâyelere öyle inanırdım ki finali yapmadan uykuya geçemezdim.

Yo yoo! Biz şizofren değiliz asla. Sadece hayat bazen yoruyor ve kalk artık ekranın karşısından diyor. Ama ben halen uslanmamış olmalıyım ki, hikâyemi her seferinde ısrarla kendim sonlandırmak istiyorum. Belki de bu yüzden her seferinde yazmayı tercih ediyorum.

Yazmak; kaderin rotasını değiştiren bir dümen.

Ben de bu dümenin kaptanı.
Sadece içimde kalmasın, bunu söyleyeyim de öyle uyuyayım diye yataktan kalktım.

İyi geceler, dağılabilirsiniz şimdi.
Yer: Kanepem
Saat: gece yarısı teheccüt vakti suları

1 yorum:

  1. ne güzel gönlünüzden geçenleri gelişine yazmak buralara..çok uğraşıp bir türlü yapamadığım güzellikte..

    YanıtlaSil