17 Mayıs 2012 Perşembe

23A kafa yapar


Ne zaman 23A’yı kaçırsam hüzünlenirim. Her ne kadar onunla her gezimizde beynim patlıcan ezmesi kıvamına gelmiş olsa da, aramızda Stokholm sendromu türünden bir ilişki olduğuna inanırım. Onun ardından her bakışımda içim burkulur çünkü.

Psikoloji biliminin en önemli tespitlerinden biridir Kübler –Ross Modeli. Genellikle acı ölümlerin ve kayıpların ardından kaçınılmazdır. “Ölüm hak miras helal, her nefis ölümü tadıcıdır” der geçerim bu konuda. Ama 23A’ da öyle mi?



Bu süreçte 1.aşama inkardır. Zaten de her seferinde başımı döndürüp midemi bulandırıyordu. Hem konserve gibi ne o öyle, ığğykk! 

2. aşama öfkedir: Bugüne kadar halen bir araba alamadım ya Allah belamı versin benim. Ama yok, yılda yüzde 3 zam veren hükümete oy verende kabahat! Hükümetin ne suçu var şimdi Allasen. Adamın dediği gibi, yıllardır tütüne harcadığım parayı biriktirseydim şimdiye bir Vitaram olmuştu bile! 
Bu aşama en çetin olanıdır.

3. aşama pazarlıktır: Ara sokaktan koşarsam bir sonraki durakta yakalayabilirim. Aman bee, az aşağı yürüsem iki dolmuşla gideceğim yere varırım zaten. Ne yani atla deve mi?

4. aşama üzüntüdür: Gitti canım otobüs! Göz göre göre kaçırdım! Nasıl da pis pis sırıtıyordu adi şoför. Tuuu! Yazıklar olsun.

5. aşama kabullenmedir:( Bu aşama en ferah dönemdir )
Binseydim başıma çok kötü bir şey gelecekti belki. Sevmediğim biriyle karşılaşacaktım misal.
Hem ne malum eşkiyaların önümüzü kesmeyeceği, diiğ mi ama?
Hafazanallah! Kesinlikle bir hayır vardır.

Yazıdan da anlaşılacağı gibi 23A kafa yapar sevgili okur.

1 yorum: