22 Mayıs 2012 Salı

Faranjit aşkına!


 Hem doktorların hem öğretmenlerin hem fikir olduğu bir konu var ki faranjit, bir öğretmen hastalığıdır. Bu ara o naif sesimin, uzay boşluğunda bir travesti edasıyla flu flu salınışı bundandır.

Gelen aramaları açtığımda “anneni versene oğlum!” demelerine biraz bozuluyorum bozulmasına ama serde yazarlık var ve ben üzerime yapışan bu hastalığı, gece gündüz dinlemeden boğazımı amansız pençeleriyle tırmalamasına rağmen, sırf adından dolayı sevimli bulmaktayım.


Faranjit; fonetiğinden dolayı karizmatik bir kelimedir. Bence yani. Daha çok bir roman kahramanının adı gibi gelir bana. Böyle nasıl desem, az serseri, az hayta, biraz da melankolik, çok az da romantik. Fakat kesinlikle beş parasız.


“ Faranjit, gecenin karanlığında hızlı adımlarla ilerlerken nereye gittiğinin önemli olmadığını sadece, ayaklarının götürdüğü yere gitmenin bu saatte yapılacak en iyi iş olabileceğini düşündü. 
Tabakasını çıkardı ceketinin iç cebinden. Geceleri sokakta yalnız başına yürürken, tütünün yalnızlığına eşlik etmesinden keyif alıyordu. Defalarca denemesine rağmen şu naleti bırakamadığına, her kibrit yakışında hayıflanırdı. Hiçbir zaman da hayıflanmaktan bir adım ötesine geçememişti.



Sinüzüt’ü düşündü. Onu ne kadar sevdiğini, çok sevmesine rağmen parasızlık yüzünden kıza uzun zamandır bir çiçek bile alamadığını hatırladı. Neyse ki, Sinü'nün ( yan yanayken ona böyle hitap ederdi: Benim tatlı Sinü'm) böyle şeylere ehemmiyet vermediğini bilirdi. Onu bu yüzden çok aşırı fazla severdi.

Geçen gece birlikte o kalabalık sokakta yürürken, Sinüzüt’ün yağmurdan ıslanmış saçlarını bir anda kaldırıp ensesinden aniden öpüşünü, kızı bu hareketiyle nasıl mest ettiğini geçirdi aklından. Sinü, kendisine şaşkın şaşkın bakarken, ona " Bu, eski bir eskimo büyüsüdür bebeğim. Öptüğün kızı köleleştirir!" dediğini de.

Her zamanki hınzır haliyle gülümsedi. Bu hareketiyle kızın gönlünü fethetmişti. Her şey para pul değildi. Zaten bir kadının kalbinde taht kurmak, öyle pahalı şeylerle, lüks hediyelerle falan olacak kadar ucuz bir iş de değildi. Onlar romantik adamları severlerdi.
En azından sevgilisi Sinü, öyleydi…”

Gibi.

1 yorum: