Hem doktorların hem öğretmenlerin hem fikir olduğu bir
konu var ki faranjit, bir öğretmen hastalığıdır. Bu ara o naif sesimin, uzay
boşluğunda bir travesti edasıyla flu flu salınışı bundandır.
Gelen aramaları açtığımda “anneni versene oğlum!”
demelerine biraz bozuluyorum bozulmasına ama serde yazarlık var ve ben
üzerime yapışan bu hastalığı, gece gündüz dinlemeden boğazımı amansız pençeleriyle tırmalamasına rağmen, sırf adından dolayı sevimli bulmaktayım.
Tabakasını çıkardı ceketinin iç cebinden. Geceleri sokakta yalnız başına yürürken, tütünün yalnızlığına eşlik etmesinden keyif alıyordu. Defalarca denemesine rağmen şu naleti bırakamadığına, her kibrit yakışında hayıflanırdı. Hiçbir zaman da hayıflanmaktan bir adım ötesine geçememişti.
Sinüzüt’ü düşündü. Onu ne kadar sevdiğini, çok sevmesine
rağmen parasızlık yüzünden kıza uzun zamandır bir çiçek bile alamadığını hatırladı. Neyse ki, Sinü'nün ( yan yanayken ona böyle hitap ederdi: Benim tatlı Sinü'm) böyle şeylere ehemmiyet vermediğini bilirdi. Onu bu yüzden çok aşırı fazla severdi.
Geçen gece birlikte o kalabalık sokakta yürürken, Sinüzüt’ün
yağmurdan ıslanmış saçlarını bir anda kaldırıp ensesinden aniden öpüşünü, kızı bu hareketiyle nasıl mest ettiğini geçirdi aklından. Sinü, kendisine şaşkın şaşkın bakarken, ona " Bu, eski bir eskimo büyüsüdür bebeğim. Öptüğün kızı köleleştirir!" dediğini de.
Her zamanki hınzır haliyle gülümsedi. Bu hareketiyle kızın gönlünü fethetmişti. Her şey para pul değildi. Zaten bir kadının kalbinde taht kurmak, öyle pahalı şeylerle, lüks hediyelerle falan olacak kadar ucuz bir iş de değildi. Onlar romantik adamları severlerdi.
En azından sevgilisi Sinü, öyleydi…”
Her zamanki hınzır haliyle gülümsedi. Bu hareketiyle kızın gönlünü fethetmişti. Her şey para pul değildi. Zaten bir kadının kalbinde taht kurmak, öyle pahalı şeylerle, lüks hediyelerle falan olacak kadar ucuz bir iş de değildi. Onlar romantik adamları severlerdi.
En azından sevgilisi Sinü, öyleydi…”
Gibi.
süpersin :)
YanıtlaSil