Kafasına göre gidip
geleceği bir işi olmalı insanın. Öyle kurulu saat gibi aynı saatte git-gel
işleri, gün oluyor zembereğini boşaltıyor insanın.
Ne bileyim yazarlık olur, kahvecilik olur, seyyar satıcılık olur,
Ne bileyim yazarlık olur, kahvecilik olur, seyyar satıcılık olur,
olur yani.
Lakin memurluk bünyeye zarar. Geç anladık ayrı
mevzu.
Yine sıkıldım hayattan. Sizi de sıkayım dedim. Öyle kendi kendine sıkıl sıkıl nereye kadar diğ mi ama?
Yine sıkıldım hayattan. Sizi de sıkayım dedim. Öyle kendi kendine sıkıl sıkıl nereye kadar diğ mi ama?
Geçen gün öyle canım
sıkıldı öyle canım sıkıldı ki psikiyatre gittim sonunda. Lafladık öyle sağdan
soldan. Sonra ben bi başladım ağlamaya... Köpekler gibi. Oysa ne güzel söyleşiyorduk.
Doktor şaşırdı tabi. Sakin olun dedim doktora, ben bunu dostlarıma da
yapıyorum. Kaldı ki üstüne para vereceğim. Şimdi iki damla gözyaşının lafını mı
edeceksiniz bana. Odada ne peçete var zaten, ne bir bardak su. Allah’ın
pintileri!
Baktım iyice
telaşlandı “oğlum bak git!” dedim. Karışma da bana, şöyle böğüre böğüre
ağlayayım.
Tırstı, taam dedi.
Sonra çıktım gittim. Nereye
mi gittim? Ne zaman keyfim kaçsa, Mersin33 tantunicisi var çarşıda, oraya
giderim. Tantuni, şalgam ve Zeki Müren. Üçü bir arada gibiler valla. Ne alaka
diğ mi? Değil işte. Sabri usta( bizim tantunici) tam bir Zeki Müren hastasıdır.
Yedi yİrmi dört Zeki Müren çalar dükkanda.
Zaten ben de pek bir
severim Zeki Müren’i. Şalgamı ayrı severim. Hem içtim hem ağladım. İçtim
derken tövbee. Şalgamı diyorum.
Hem dinledim hem ağladım. Zeki Müren’i değil, Sabri ağbiyi. Sabri ağbi candır. Bir başladı mı bizim oralardan anlatmaya, dinlemeye doyamazsın. Hem dinledim hem ağladım. Sabri ağbiye ağlamadım, şalgam feci acıydı, dayanamadım ağladım.
Hem dinledim hem ağladım. Zeki Müren’i değil, Sabri ağbiyi. Sabri ağbi candır. Bir başladı mı bizim oralardan anlatmaya, dinlemeye doyamazsın. Hem dinledim hem ağladım. Sabri ağbiye ağlamadım, şalgam feci acıydı, dayanamadım ağladım.
Öyle saçma salak bir gündü işte. Sonra çıktım eve döneyim dedim. Baktım yağmur başlamış. Gökyüzüyle birlikte ağlaştık. Damlalarımız birbirine karıştı filan. Böyle nasıl desem, film artizi gibiydim. Ha bir de mayıs yağmurlarında saçları besleyen, uzatan önemli bir şey varmış. Adını bilemedim şimdi. Hayatta ezberlediğim tek terim Fatih Terim'dir. Üzgünken espri de yapamam ben.
Ne diyordum, haa bir şey demiyordum, sadece ağlıyordum.
Saçlarım akılma geldi sonra. Onları kısacık kestirdiğime oturdum ağladım bir de.
Ağlayacak şey hiç
yokmuş gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder