23 Mayıs 2013 Perşembe

Dondurmam gaymak

Okulda canı sıkılan öğretmen, öğretmen midir? Müdür müdür müdür? Okurum Lale Mürdür, coşarım güldür güldür, yoksa ben barbar mıyım, gel de yar beni güldür. Eheheu!
Sonra baktım havada pis bir sıcak var, dondurma yesem dedim önce. Tek başıma yesem aybolacak,  öğretmen arkadaşlara ısmarlamak gerekecek filan, cep delik cepten delik otur oturduğun yerde kızım. Kafamda deli sorularla baktım zil çaldı.

Aklımda dondurmayla, derse girdim. Çocuklara ders kitaplarını açmalarını söyledim. İtiraz da edemiyorlar yavrucaklar, eli mahkum açıp beklemeye başladılar.
Kandemir, metni sesli bir şekilde okumaya, diğerleri de takip etmeye başladı. Met devam etti, diğer sayfaya geçtik. Ben dahil bütün sınıfı bir esneme aldı götürdü, bulamadan getirdi.. Sıkıldıkça sıkılıyorduk.


Biteceği yoktu kör olmayasıca metnin. Çünkü baktım tam dokuz sayfaydı. Dokuz sayfa metin mi olur bu yaş çocuklara. Bir şeye de benzese. Hiçbirimiz bir şey anlamıyorduk.
Mihriban okurken “dur!” dedim. Hepsi aynı anda başını kaldırıp bana baktı. Uçan bir balonun içindeydik ve birinin bu balonu acilen patlatması gerekiyordu.
Bir cevap bekliyorlardı benden. Makul bir açıklama en azından. Buraya kadar bir şey anladınız mı, diye sordum. Tık yok.
Çantamdan iki sayfalık bir yazı çıkardım. Bu; son yazılarımdan eğlenceli bir metindi. “Size cazip bir teklifim var çocuklar. İsterseniz kitaptaki metni bitirelim, isterseniz size kendi yazılarımdan kısa birini okuyayım, sonra üzerine konuşalım. Karar sizin.”
Canlanmışlardı. Teklifimi hemen kabul ettiler. Böylece o aptal metni okumaktan, zoraki bir anlam çıkarma derdinden yırtmıştık.

Yazımı okurken hepsi pür dikkatti. Zaman zaman kahkahalar uçuştu havada. Sonra birkaç soruyla mantıklı geri dönütler aldım. Sonra kendime döndüm ve dedim ki “ Henüz ne olduğunu bulamasam da, bir şeylerin kralı olduğuma eminim”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder