12 Haziran 2014 Perşembe

Haroşe hayatlar


Lanetli bir sabahtan selamlar sevgiler. Neden lanetli, çünkü bir insanın sabahın altısında uyanması için lanetlenmiş olmaktan başka bir sebebi olamaz. Diğ mi beybim? Sen bilirsin bende yalan, hilaf olmaz. Böyledir diyorsam böyledir. öyledir diyorsam da öyledir. Artık olaylar ve analizler hakkında hiç yanılmadığı sen de hayretle izliyorsun değil mi? Ha bu benim çok akıllı bir insan olmamdan filan kaynaklanmıyor bak. Bu yaşlandıkça kendi kendine olan bir şey zira. İleride sen de göreceksin.

Neyse bebitom. Konuya gireyim. Ama öncesinde şunu söylemeliyim ki yeni saç rengimle çok aşırı fala mutluyum. Tamam şampuan reklamlarındaki kızlar gibi ahenkle dans etmiyor saçlarım, fakat yine de çok memnunum. Bence biraz uzatabilseydim şu saçlarımı inan bana süperkulade bir iş başarmış olacağım. Saç uzatma hadisesinde bir sınır var şekerim. Yani enseden iki bilemedin üç parmakaşağısı. O sınırı geçtin, uzar o saç. Fakat o uzunluğa gelinceye kadar kaldırmakta zorluk yaşayacağın bir hadise yaşamışsan o ara, geçmiş olsun. Bilekler mi saçlar mı, bilekler mi saçlar mı, derken bir bakmışsın kuaför koltuğunda oturmuş, elinde makas ve tarakla başında bekleyen kolları dövmeli ağbiye,üzgünçlü hikayeler anlatırken buluyorsun kendini.


Yahu nereden geldi mevzu buraya, ben sana başka bir öneride bulunacaktım asıl. Mektubum yarım sayfa olmuş, ben daha konuya giremedim. Konuşurken böyle değilim ama farkında mısın? Demek istediğimi pat pat pat söyleyiveren bir insanım normalde. Fakat ne işse yazarken insanlıktan çıkıyorum. Dağılıyorum.Neyse tamam toparlıyorum. Örgü işine girsek diyorum kız Burcu. Belki toparlarız örgü ile. Niye örgü bilmiyorum. Fakat örgü ören kadınlara baktığımda bana sanki çok derli toplu bir hayatları varmış gibi geliyor. Sanki o kadınlar bütün sıkıntılarını o ilmeklerden geçirip, motiflerin arasına sonsuza dek tıkıyorlarmış ve sonuç itibariyle hepsinden kurtuluyorlarmş gibi görünüyor. Benimkisi sanatsal bir bakış tabi. Yani en azından
azından Ekspresyonist bakmalıyız olaya. Bizi boğan, ezen ızdırapları sanatımıza yansıtırız. Mesela haksızlıklara karşı olan isyanlarımızı bir Türkan Şoray kipriği modeliyle anlatırken hüznün, ızdırabın dibine vururuz çok afedersin.

Aslında örgü işi sana  göre değil biliyorum. Aslında bana göre de değil. Fakat inan bana acıdan ne dediğimi ben de bilmiyorum.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder