9 Ağustos 2012 Perşembe

Bulaşık mı dedi biri?

Orhan Pamuk, Yeni Hayat isimli romanında, etkilendiği kitap ile arasında duygusal bir bağ kurduğunu ifade etmek amacıyla sayfalar dolusu bir girizgah yapar. Ona bir insanmış gibi davranır neredeyse. Ben de mutfakta her daim yığılmış halde duran bulaşıklarla aramda özel bir bağ kurduğumu söyeyebilirim. Misal bulaşıkların yolumu gözlediğinden adım gibi eminim. Ben olmasam onlar bir hiçler. Onlar olmasaydı hayatımda, ben de bir nihilist olabilirdim ama değilim. Anlam yüklerler kadına, en azından bana.
Gece gündüz ellerinden sevgi ve merhametle tutmamı beklerler. Fakat bu merhamet ve sevgi tek taraflı değildir. Zaman zaman benim de onlardan medet umduğum olur. Tabiattaki su döngüsüne benzer tatlı bir akım vardır aramızda.
Bulaşıklar, sığındığım gölgeliğimdir. Onların başına geçtiğimde kutsal bir mabede girmişim gibi arınırım. O an kafamdan geçenleri ne kimse bilir, ne de sorgular. Bir yerde tek başıma dursam ve gözlerim uzaklara dalsa, en yakınımdakiler hemen irdelemeye başlarlar. İşin yoksa izahat ver. Ama bulaşıkları yıkarken yılan bile dokunmaz.
Oysa ben oradayken ne ihtilaller yaparım, ne terk edişler ne vuslatlar yaşarım, bunu bir tek ben bilirim.Kimse de bilmek istemez niyeyse. Gözümün önünde köpüren rengarenk su damlacıklarının içine ne hayaller sığdırırım. Küçük bir kasabaya yeni kurulan açık hava sinemasına giden mahallelinin heyecanıyla tutuşurum bu yüzden. Tüm aile iç dünyama tek kişilik biletimi güle oynaya keser. Bir başıma geçmişe ve geleceğe doğru dört nala koşarım.
Bulaşıklar diyorum. Hayatımıza isteyerek ya da istemeden bulaşan ne varsa tel tel çözülür bulaşıkların başında.İyisiyle, kötüsüyle. Böyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder